Beşikte Konuşanlar
Beşikte iken sadece üç çocuk konuşmuştur. Biri, Meryem’in oğlu İsa’dır. İkincisi ise
– İsrail oğulları zamanında yaşayan
– Cüreyc ismindeki rahib kişinin konuşturduğu çocuktur. Bu Cüreyc denilen kişi çok ibadet eden rahib bir kişiydi. Kendisine bir manastır edinmiş ve sürekli orada bulunuyordu. Cüreyc bir gün namaz kılarken
Annesi geldi ve Ya Cüreyc ! diye çağırdı. Cüreyc ise
“ Ey Rabbim ! anneme mi cevap vereyim yoksa namazıma mı devam edeyim diye “ düşündü ve netice de namazına devam etmeyi tercih etti. Annesi cevap alamayınca geri dönüp gitti. Ertesi gün olunca Annesi yine manastıra geldi. Cüreyc ise yine namaz kılıyordu.
Annesi : Ya Cüreyc ! diye yine seslendi. Cüreyc ise :
“ Ey Rabbim ! anneme mi cevap vereyim yoksa namazıma mı devam edeyim diye “ düşündü ve netice de yine namazına devam etmeyi tercih etti. Annesi cevap alamayınca yine geri dönüp gitti. Üçüncü gün olunca Annesi yine manastıra geldi. Cüreyc ise yine namaz kılıyordu.
Annesi : ya Cüreyc ! diye yine seslendi. Cüreyc ise :
“ Ey Rabbim ! Anneme mi cevap vereyim yoksa namazıma mı devam edeyim diye “ düşündü ve netice de yine namazına devam etmeyi tercih etti. Annesi bu üçüncü çağırmasında da Cüreyc’ten cevap alamayınca :
“ Ey Allah’ım bu oğlumu fahişe kadınların fitnesine düşürmeden canını alma “ diye ona beddua etti. İsrail oğulları birbirlerine Cüreyc’i ve bu şekildeki ısrarlı ibadetini zikreder oldular.
Bu arada onlardan güzelliği dillere destan olan fahişe bir kadın vardı ki o kadın İsrail oğullarının yanına geldi ve onlara dedi ki
Eğer isterseniz ben o abid olan Cüreyc’i fitneye düşürebilirim. Bu kadın kendisini Cüreyce arz edip cima teklif etti. Fakat Cüreyc kadına dönüp bakmadı. Bu sefer o azgın kadın, Cüreyc’in manastırında barınmakta olan çobana gitti ve nefsini ona teslim etti. Çoban da onun teklifini kabul edip onunla zina fiilini işledi. Kadın bu ilişkiden dolayı hamile kalıp bir oğlan çocuğu doğurunca
“ Bu çocuk Cüreyc’tendir “ dedi. Bunun üzerine halk Cüreycin yanına ” namaz kıldığı bir sırada geldi ve ona bağırmaya başladılar. Cüreyc ise namaz kıldığı için onlara cevap vermiyordu. Ve manastırını yıkmaya başladılar. Rahib Cüreyc bu manzarayı görünce onların yanına indi.”ve kendisini de dövmeye başladılar. Cüreyc onlara :
- –Sizlere ne oldu, bu haliniz nedir ?
- – neden böyle yapıyorsunuz – dedi. Oradakiler dediler ki :
- –Sen bu fahişe kadınla zina ettin ve bu kadın da senden bir çocuk peydah etti. Cüreyc ise onlara :
- –O çocuk nerededir, onu bana getirin ? dedi. Onlar çocuğu alıp getirdiler. Cüreyc kendisini yaka paça tutanlara :
- –Beni serbest bırakın da ben bi namaz kılayım dedi ve namazını kıldı. Namazını bitirince Cüreyc çocuğun yanına geldi ve çocuğun karnına dürterek :
- –Ey çocuk ! senin baban kimdir ? diye sordu. Çocuk dile geldi ve :
- –Falan çobandır, dedi. Bu garip hali gören halk hemen Cüreyc’in üzerine yönelip onu öpmeye ve elleri ile onu meshetmeye başladılar. Ve bu arada Cüreyc’e :
- –Biz senin manastırını altından yaptıralım, dediler. Cüreyc ise :
- –Hayır ! siz onu yine eskisi gibi çamurdan yapın yeter, dedi. Onlar da manastırı eskisi gibi yaptılar.
Allah resulü s.a.v devamla – beşikte konuşanların üçüncüsü ise – Annesinden süt emmekte olan bir çocuk vardı ki kadın çocuğu emzirdiği sırada kuvvetli bir hayvan üzerine binmiş haşmetli, heybetli ve yakışıklı güzel bir süvari bu kadının yanından geçiverdi.
Çocuğun annesi bu kişiyi görünce :
- Ey Allah’ım ! oğlumu da bu adam gibi heybetli kıl, diye dua etti. Çocuk hemen annesinin memesini bıraktı ve o giden adama doğru bakarak :
- Ey Allah’ım ! beni bu adam gibi yapma, diye dua etti. Sonra yine annesinin memesine dönüp emmeye başladı.
- Ebu Hureyre diyor ki : Resulullah s.a.v bunu bize anlatırken şehadet parmağını ağzına koyup onu emerek çocuğun emişini bize temsil ediyordu ki onun o hali hala gözümün önündedir.
Allah resulü s.a.v devamla buyurdu ki :
Bundan sonra o emzikli kadının yanından bir cariye geçirdiler ki o cariyeyi götürenler, hem dövüyorlar hem de : Sen zina ettin, sen hırsızlık yaptın ! diye söyleniyorlardı. O cariye ise : “ Hasbiyallahu ve ni’mel vekil – Allah bana yeter O ne güzel vekildir “ diyordu. Çocuğun annesi bu manzarayı görünce : Ey Allah’ım benim çocuğumu bu cariye gibi hakir bir hale düşürme ne olur, diye dua etti. Bu sefer yine çocuk annesinin memesini bırakıp cariyeye baktı ve :
- Ey Allah’ım beni bu cariye gibi kıl, dedi. İşte buradan itibaren kadınla çocuk arasında soru ve cevap deveran etmiştir. Kadın :
- Hay Allah’ım ! ey boğazına bir ağrı isabet edesice oğlum ! Yakışıklı bir adam geçti ben onu görünce : Ey Allah’ım ! oğlumu da bu adam gibi heybetli kıl, diye dua ettim. Sen se :
- Ey Allah’ım ! beni bu adam gibi yapma, dedin. Sonra şu cariyeyi döverek ve : Sen zina ettin, sen hırsızlık yaptın ! diye döverek yanımızdan geçirdiklerinde ben :
- Ey Allah’ım benim çocuğumu bu cariye gibi hakir bir hale düşürme ne olur, diye dua ettim. Sen se :
- Ey Allah’ım beni bu cariye gibi kıl, dedin.
- Çocuk tekrar konuşmaya başladı ve dedi ki :
Muhakkak ki o senin heveslendiğin süvari adam kibirli bir zalim idi. Bundan dolayı ben : Ey Allah’ım beni bu adam gibi – kibirli ve zalim biri yapma – dedim. Cariyeye gelince, o cariye zina etmediği ve hırsızlık yapmadığı halde, sen zina ettin ve hırsızlık yaptın diye onu azarlayıp dövüyorlardı. Bunun için ben : Ey Allah’ım beni bu cariye gibi – günahlardan beri – kıl, diye dua ettim. “
Kaynak; Müslim : 8.c.2550/8