AHLAK
AHLAK
Her ailenin, her toplumun, her milletin kısacası insanlık aleminin huzur içinde yaşamasını sağlayan yegane unsur ahlaktır.
Ahlakın büyük önemi nedeniyledir ki bütün semavi dinlerde ve kitaplarda ahlaka değer verilmiş, ahlak üzerinde durulmuş, ahlaktan bahsedilmiştir.
Tarihte nice milletler vardır ki; parasızlıktan, açlıktan, yoksulluktan değil, ahlaksızlıkları yüzünden silinip yok olmuşlardır. Lut kavmi, At Kavmi, Semud kavmi, Roma İmparatorluğu, İran Sasani İmparatorluğu, Arap İslam İmparatorluğu bunlardan sadece bir kaçıdır.
Ahlak denince ne anlamalıyız?
En kısa şekliyle tutum ve davranışlarımızdır. Huy olarak edindiğimiz iyi ve kötü özelliklerdir.
Bu özellikleri; güleryüzlü olmak, hayırsever olmak, insanları sevmek, merhametli olmak, sıkıntılara katlanmasını bilmek, sabırlı olmak, acıma duygusu taşımak, öfkelenmemek, şiddet yanlısı olmamak, çirkin söz ve davranışlardan uzak durmak, yalan söylememek, hırsızlık yolsuzluk yapmamak, haram yememek, başkasının hakkına tecavüz etmemek… gibi aklımıza ilk gelen hasletleri sayabiliriz.
Ahlak deyince; kuşkusuz İslam ahlakından, Peygamber ahlakından bahsetmekteyiz. Yüce peygamberimiz “ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” demiştir. Buradan anlıyoruz ki dinde ahlaksızlık olmaz. Aynı şekilde Kur’an ahkamına aykırı hadis-sünnet de olamaz.
Hal böyle iken üç kuruşluk dünya menfaati için yalan konuşmayı, halkı yalanla aldatmayı sanki bir marifetmiş gibi meslek haline getirenler içimizde yığınca var. Hatta daha da ileri giderek çıkarları uğruna kendi yalanını Peygambere söyleten şarlatanlar bile türemiş vaziyete. Gün geçmiyor ki basında Allah’ın ayetini şahsi çıkarı doğrultusunda yorumlayanlardan, uyduruk hadisler üretenlerden bahsedilmesin.
Biliyoruz ki İslam’ın temeli ahlaktır. Yalan söylemek, yalan konuşmak en büyük ahlaksızlıkların başında gelir. Birilerine veya belli bir kesime yaranmak için yalakalık derecesinde yalan söylemek, yalan konuşmak da düpedüz aşağılıktır, dine ve İslama karşı gelmektir.
Cuma hutbesinin sonunda imam tarafından okunan Nahl suresi 90. Ayetindeki “…Allah iyiliği, adaleti, akrabalarınıza yardımı emreder.” Sözünü çarpıtarak devlet malını eşine, dostuna, yakınına peşkeş çekmek ahlaksızlıktır. Bakara-makara diyerek ayetle dalga geçmek ahlaksızlıktır. “Allah yolunda mücadele ediyorum” diyerek servet biriktirmek ahlaksızlıktır. Başı açık bayanlara yazılı, sözlü ve fiili saldırıda bulunmak ahlaksızlıktır.
Ne acıdır ki günümüz toplumunda görmekteyiz ki fertler “hep bana rab bana” felsefesiyle kendi arzu ve isteklerini tatmin etmeye, mümkün mertebe mala , mevki ve makama sahip olmaya çalışmakta. Ahlaki değerlerin yitirildiği, gittikçe maneviyattan uzaklaşan böylesi bir toplumda sapkın cinsel ilişkiler, çocuk tecavüzleri, içki, zina, fuhuş, kumar gibi rezaletler yaygınlaşmakta, haram kazanç meşrulaşmaktadır.
Yüce İslam dinini şahsi çıkarları uğruna bir kumaş misali kesip biçen, menfur emelleri uğruna alet eden din madrabazları şunu iyi bilin ki;
Dinine bağlı, dindar, dürüst bir Müslüman olmak istiyorsan önce ahlaklı olacaksın.
Allah ile olan bağlarını düzenlemek, Allah’a yakın olmak istiyorsan yine ahlaklı olacaksın.
İçinde bulunduğun çevrenle, toplumla beşeri ilişkilerinde düzeyli olmak istiyorsan yine ahlaklı olacaksın.
Unutma;
Kaleminize ve kelaminiza sağlık
Teşekkür ederim